Sayfalar

16 Ocak 2014 Perşembe

Protect The Boss


Bir patron bu kadar sevimli aynı zamanda zırdeli, çocuk ruhlu, hem eşşek sudan gelinceye kadar dövülesi hemde yanağı sıkılası olursa bir dizide bu kadar harika olur;) 

Evet bu diziyi o kadar çok sevdim ki, son zamanlarda gözüm başka birşey görmez oldu. Oturup her karakter ve sahne hakkında sayfalarca yazı yazmak istiyorum ama merak etmeyin dövülesi bir bloger olmak istemediğim için şimdilik bir sayfayla idare etcem:D Ama bu dizinin tesirinden uzun süre kurtulamayacağım gibi tabi bloğumda öyle;)

Secret Garden dizisinden sonra gözleri açılan koreli senaristler artık bir kore klasiği olan kusursuz erkek, yapışkan kadın yerine bambaşka karakterler çizmeye başladılar. Bunun en güzel örnekleri de Secret Garden ve The Greatest Love her iki dizinin de ne kadar güzel olduğunu düşündüğümüz anda  2011 yılının bombasını patlattılar; Protect The Boss türkçe meali ile Patronu Koru...

Kısaca bir konusuna değinelim; Patronumuz yani Cha Ji Heon koskoca şirketin tek varisidir ama sorun şu ki bu onun hiç umrunda değil. Bi kere çalışmaktan nefret eden biridir, alttarafı bir imza attırmak için bile saatlerce dil döküp yalvarmanız gerekir o derece yani:D  Esas kızımız No Eun Sul, bizim başbelası patronun yanına sekreter olarak işe alınır. İşte diziyi sevmeniz için bir neden daha yine klişelerden uzak bir karakter. Kızımız lisedeyken çete liderliği falan yapmış, gözü kara, tuttuğunu koparan biri yani. Ama sırf bu özellikleri yüzünden iş bulmakta çok zorlanmış vakti zamanında, neyse ki artık bir işi var ama bizim problemli patronumuza ne kadar dayanabilecek izleyip görelim;) Bir de patronumuzun tam tersi karakterinde olan kuzeni Cha Moo Won var. Ji Heon'un aksine şirketi çekip çeviriyor, tam bir iş kolik. Ama dikkat nokta kusursuz bir imajı olan Moo Won'un bazen kuzeninin aklına uyup yoldan çıkması:D Bu sahneler tam kopmalık ahah... Son olarak yine başka bir şirketin varislerinden olan Ji Heon ve Moo Won dan başka arkadaşı olmayan Seo Na Yoon var. Kızımıza vakti zamanın da her iki oğlumuzda sevdalıymış ama kız akılsızlığı yüzünden cillop gibi oğlanları elinden kaçırmış. Ama merak etmeyin bu kıza gıcık olmak yerine ilk defa bir dizide ikinci kadını bu kadar ok seveceksiniz;) Ve daha neler neler ...

Dizi ağustosta yayınlanmaya başladı ve halen devam ediyor (10. bölüm yayınlandı şu an), Patronu Koru 16 bölüm olarak yayına başladı ama 18 bölüme çıkarılacak diye bir söylenti var. Umarım uzatırlar bu diziyi ne kadar izlesem doyamıyorum;)

İşte böyle diziyi hala izlemeyenler için daha ne söylemem gerekiyor bilmiyorum ama izleyin, izlettirin beee:D

Bundan sonrası izlemeyenler için tehlike arz edebilir;)


Peki ama bu diziyi diğerlerinden farklı kılan ne?

***Öncelikle ele avuca sığmaz patron. Bir karakter bu kadar mı sevimli olur ya^^ Ji Heon bi kere panik atak! Yani normal davranmak elinde değil, düşünsenize büyük bir şirketin varisisiniz ve ilerde de başına geçiceksiniz ama daha kalabalık şurda dursun kendini toplayıp da dört-beş kişinin önünde bile konuşamıyor. Zati babasının zoru olmasa konuşmak istediği de yok;)) Herkes harıl harıl şirketi nasıl daha fazla yükseltebiliriz derdine düşerken bizim ki dosyaların üstüne resim çiziyor, kalem bulamazsa toplantının ortasında uyuyor, o da olmadı sırt çantasını kaptığı gibi tabanları yağlıyor:D Bazen olaya endişeli gözlerle bakmıyor değilim yani bu çocuğun ve şirketin sonunu düşünecek olursak babasına hak vermiyor değilim hani...

***Yine çatlak patronla devam edelim çünkü bu karakterin o kadar çok özelliği varki, yzabildiğimiz kadarını yazalım. Efenim bu diziyi diğerlerinden farklı kılan en bariz özellik; söyler misiniz başka hangi dizide bu kadar kıvır kıvır saçları olan birini gördünüz? (BOF'u geçin bir kere doğallık ayrı şey perma ayrı;)) Diziye daha başlamayıpta posterine bakanlar ilk çocuğun saçlarına takılıyor. Arkadaşım ilk gördüğünde ''Ya bu mu başrol oyuncusu:('' demişti ama şimdi çocuğa bildiğiniz hasta tabi bende;)

***Sonracıma Ji Heon'un mimiklerini atlarsak çok büyük haksızlık etmiş oluruz. Hyun Bin ve Gong Yoo dan sonra mimiklerine hasta olduğum biri daha çıktı;) Bu dizide en büyük övgüyü kuşkusuz Ji Sung (Ji Heon) hakediyor, bu adamı ilk kez izliyorum ama daha ilk diziden gönlümü fethetti, resmen oyunculuğunu konuşturmuş... Dizide delidir ne yapsa yeridir havasında takıldığı için başlarda biraz yadırgaya bilirsiniz ama dakikalar sonra olayların akışına kapılıp giyorsunuz.

*** Şu nokta da Ji Heon'un babasını anmak istiyorum. Ve yine kore dizilerinde bir ilkle devam ediyoruz, yine sorarım size ey millet hangi dizide başrol oyuncusunu şirketin ortasında döven, söven, herkesin içinde ensesine şaplak patlatan bir baba gördünüz? Ha bu arada baba da şirketin başkanı curcunayı siz düşünün artık;) Baba rolündeki karakteride çok sevdim ya, adam devamlı oğluna söylenip duruyor ama kendide bilgisayarda oyun oynamaktan geri kalmıyor:D

*** Asıl kızımız yani No Eun Sul, bu karakterde klasik kore dizilerindeki salya sümük ağlayan, mızmız, yapışkan, becereksiz, salak kızlardan değil. Gayet aklı başında elim ekmek tutsun başka bişey istemem modunda biri. Bu kızda tek takıldığım nokta yemek yeme şekli! Yine o korelilerin kıtlıktan çıkmış gibi yemek yemeleri bu kıza da bulaşmış O_o
*** No Eun Sul'un eteklerinden bahsetmeden edemicem tek kelimeyle bayıldım! Bende istiyorum ya:) Şu yazının başına eklediğim resimdeki etğinden bahsediyorum. Arkası uzun önü sanki makası alıp kesmişsin havası veren etek, evet o:D 

***Cha Moo Won karakteriyle Jae Joong'u ayrı bir kutlamak lazım. Jae Joong'u cidden çok severim ama şarkı söylediğinde:D Bu zaman kadar izlediğim iki filmde de tabiri caizse robot gibiydi ve mimikten eser yoktu. Bu dizide de oynayacağını öğrendiğim anda üzerimde kara bulutlar dolanmaya başlamıştı ama şükür ki beklediğim gibi olmadı. Hatta Jae Joong dan hiç beklemediğim kadar iyi bir oyunculuk çıkardı ortaya, helal olsun ne diyeyim;)

***Ve bir ilk daha başta da dediğim gibi ilk defa bir dizide ikind kadını sevip bağrınıza basıcaksınız. Seo Na Yoon'u nasıl anlatmalı bilemiyorum bambaşka bir karakter, öyle klasik dizilerdeki gibi cadılık falan yapmıyor hatta annesinin cadılıklarını düzeltmeye çalışıyor. Ayrıca sevdiği adamı (yada adamları) elde etmek için arkalarından entrikalar çevirmiyor direk yüzlerine gidip söylüyor. Ne bilim pek bi sevdim bu karakteri de;)

*** Sonracıma bir de büyükanne var ahahah. Yüzü aklıma gelince bile gülüyorum ya:D Bunlar üç nesil sülale büyükanne, baba ve oğul ama al birini vur ötekine. Hepside birbirinin kopyası, büyükanne de yeri geldiğinde dayak atıyor, rol yapıyor, gelinini atıp oğlunu tutuyor... Az üç kağıtçı değil yani;) Ama dünya tatlısı bişi...

***Bir başka ayrıntıysa No Eun Sul'un şirketteki iş arkadaşlarıyla olan durumları. Yine klasik dizilere dönecek olursak masum kızımız yeni başladığı işini en iyi şekilde yapmaya çalışır ama iş yerindekiler buna rahat vermez, eziyet ederler. Bizde bu duruma çok üzülür vahlar huhlarız... Ama bu dizide böyle bir şeyin olması söz konusu değil çünkü Eun Sul daha ilk günlerden kendine büyüklük taslayan kızların saçından tutup önünde diz çöktürüyor ahahah:D El mi yaman bey mi yaman hesabi...



Bu yazı böyle uzar gider daha bahsetmediğim bir sürü ayrıntı var çünkü ama abartmayalım başka bir yazıda kaldığımız yerden devam ederiz;) Onun öncesinde diziyle ilgili Lee, Kore Aşığı ve kimbapsushi 'nin yazılarına yönlendireyim hemen sizi... Hala diziyi izlemekte tereddüt edenleri esefle kınıyoruz efenim:D

I Hear Your Voice

Konusu; Dizi sivri dilli kamu avukatı Hye Sung ve insanların düşüncelerini duyabilen Soo Ha'nın geçmişten süregelen hikayesi üzerine kurulu. Bunun yanında Masumiyet Karinesi'nden yola çıkılarak sanıkların %1 bile olsa masum olduklarını savunmaları için atanan kamu avukatlarını ve sanıkların %1 bile olsa suçlu olduklarını kanıtlamak için uğraşan savcılar arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır. Jang Hye Sung (Lee Bo Young) klasik kore dizilerindeki narin(!) kadın karakterlerden farklı olarak cesur, küstah ve huysuz bir kamu avukatıdır. Cha Kwan Woo (Yoon Sang Hyun) ise Hye Sung'un aksine işini ciddiye alan eski bir polis memuru şimdinin ise azimli kamu avukatıdır. Park Soo Ha (Lee Jong Suk) ise insanların düşüncelerini duyabilme yeteneğine sahiptir bu gücünü sevdiği insanları korumak için kullanacaktır. Bu üç insanın hayatı mahkeme salonunda birleşecektir...
Çoğu mahkeme lafını duyunca kaçıyor ama durun canlar tahmin ettiğiniz gibi sıkıcı bir dizi değil. Aksine mahkemede geçen olaylar, avukatlarla savcıların karşılaşmaları en önemli merak unsurlarıydı. Bizi hukuk terimlerine boğmadan olayları çözüyorlar ayrıca tek bir tarza bağlı kalmadan yeri geldiğinde romantizm rüzgarları estirip yeri geliyor komedi unsurlarını serpiştiriyorlar. Bi kere konu itibariyle orjinal, insanların düşüncelerini duyabilme yeteneği ancak mahkeme salonlarında en iyi şekilde işlenebilirdi. Böyle bir yeteneği sadece aşka bağlayıp konuyu cıvıtmadıkları için de senaristleri ayrı tebrik etmek lazım.   
Bir çok kore dizisinde eksik olan karakterlerin geçmişini bu dizide fazlasıyla vermişlerdi. Diziyi izlerken kötü karakterler bizim için hep kötü olarak kalır çünkü o insanın neden bunları yaptığı geçmişte neler yaşadığı anlatılmaz. Ama bu dizide her bir karakterin geçmişine giderek niçin o şekilde davrandığı anlatılmış o yüzden hiç kimseye yüzde yüz kızamıyorsunuz. Ve bu yüzden her bölümde dizi sizi kendine geçiyor zamanlar kendinizi karakterlerin yerine koymaya başlıyorsunuz. Bence dizinin çok tutulmasındaki en büyük artılardan biride buydu.
Bu diziyi beş sene falan önce izleseydim Hye Sung'u kendime rol model olarak alabilirdim. Sivri zeka insanları her zaman sevmişimdir. Ani durumlarda olayın akışını değiştirebilme ve laf ebeliği yaparak kendini savunma bence bir avukatın olmazsa olmaz özelliği. Dediğim gibi seneler önce bu diziyi izleseydim avukat yada savcı olmak isterdim. Hakim olucak kadar güçlü ve adaletli değilim ama doğru bildiğimi savunacak kadar inatçı ve cesurum. Gerçi artık çok geç ama insan böyle güzel dizileri izledikçe özenmiyor değil hani:)
Elbette dizide sevdiğim kadar sevmediğim şeylerde var mesela her kore dizisinde olan tesadüf olayı burda da fazlasıyla vardı, belki izlemeyenler vardır hala o yüzden pek fazla ayrıntıya giremiyorum. Ayrıca bir çoğu diziyi izlerken kadının yaşına takıcaktır ama canlar dizinin konusu itibariyle kadın çocuktan büyük olmak zorunda (farkı birazcık abartsalarda) açıkcası bu durum beni pek rahatsız etmedi. Ve bence kim ne derse  desin diziyi alıp götüren kadın oyuncu oldu, kadının oyunculuğunu cidden çok sevdim. Bundan sonra takip ettiğim oyuncular arasına girdi.  Son olarak dizideki akvaryum olayını, hakimin davranışlarını ve ikili arasındaki sevimli aşkı çok sevdim. Ve dizide çalan şarkılarıda çok sevdim. Hala bu diziyi izlemeyen varsa hemen açıp izleyin canlar, pişman olmıcaksınız;)
Not1: Tamam hayal kırıklığına uğramadım ama finali çok daha güzel olabilirdi sanki birşeyler yarıda kalmış gibi hissettim.
Not2: Masumiyet Karinesi, Suçu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur.

Master's Sun

Geçirdiği bir kaza sonucu hayaletleri görebilen bir kadın ve hırslı, burnu havada bir şirket sahibinin trajikomik hikayesi. 17 bölümlük 2013 yapımı romantik, komedi ve korku(korkutmayan korku:)) türünde bir dizi.
2013'ün belkide en sevilen dizisi oldu, öyle çok abartılacak bir senaryosu olmamasına rağmen ortada So Ji Sub gibi bir elaman var. Bilindiği gibi So Ji Sub dram türünün aranan ismi, lakin adamcağız ağlaya ağlaya gına gelmiş olacak ki  bir güzellik yapıp ilk defa komedide oynadı. İyikide oynadı! Bu adam resmen komedi için yaratılmış yahu o mimikler falan, utanmasam kırk yaşındaki adamın yanaklarını mıncırcam o derece güzel olmuş. SJS'nin o şukela oyunculuğu dururken yoluk saçlarını bir türlü adam akıllı toplamayan diğer karakterden bahsettirmeyin bana rica edicim.
***

18 Kasım 2013 Pazartesi

yeni klipler buyrun beyler




selams millet

bu aralar bloga pek fazla yazamıyorum malesef :(
çünkü yazacak pek bir şey de bulamıyorum, amaaa baya bir yeni klip şarkı falan çıktı farkındaysanız, onları dinlemekle meşguldüm dermişim :))